HÜSEYNİK'TEN ÇIKTIM ŞEHER YOLUNA
******************************************
Hüseynik'ten çıktım şeher yoluna
Can ağrısı tesir etti canıma
Yaradanım merhamet et kuluna
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana kastı ne
Telgrafın direkleri sayılmaz
Ati hanım baygın düşmüş ayılmaz
Böyle canlar teneşire koyulmaz
Lütfü gelsin telgırafın başına
Bir tel versin musul'da kardaşıma
Bu gençlikte neler geldi başıma
**************************************************
HİKAYESİ
***************************************************
1892'de Harput Posta Müdürü olan yakışıklı, merd ve herkes tarafından sevilen sayılan Akif, Hüseynik'te oturur, sabahları Saray Yolu ile Harput'a çıkardı.
Akif bir rivayete göre uçarı, gece gündüz eğlence alemlerinde gezer tozar cinsten. Bir sürü de sevdalısı var. Kızkardeşi Ati Hanım bir kardeşi de Musul'da olduğundan abisine aşırı düşkün.
Telgrafçı Lütfü'de Akif'in Müdürlüğü döneminde PTT'de göreve başlamış, Akif'in çok sevdiği bir şahsiyettir.
Akif hiç beklenmedik bir zamanda Hüseynik'ten Şehre (Harput) çıkarken yolda kalp krizi geçirir ve ölür. Ölüm olayı duyulunca bütün bir şehir halkı hele, sevdalıları arkasından günlerce gözyaşı dökerler.
İşte tam bu sırada Saçlızade Hacı Vehbi Efendi yukarıdaki bu güzel ve hazin şarkıyı güftesiyle ve bestesiyle meydana getirmiştir.
*****************************************
2.HİKAYE
*****************************************
Hüseynik'ten çıktım şeher yoluna
Can ağrısı tesir etti koluma
Yaradanım merhamet et kuluna
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana kastı ne
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonraElazığda askerlik yapan bir delikanlının hikayesi bu türküde anlatılmaktadır.Ahmet Musul’dan Osmanlı döneminde askere alınır. Birinci dünya savaşı bittikten sonra kurtuluş savaşında da askerde kalır. Doğu cephesinde bir çok savaşa katılır. Savaş sırasında yaralanır. Savaştan sonra beş yıl Elazığ’ ın Hüseynik mahallesinde bir hastane de tedavi görür ve bir kolu tutmaz.
Telgırafın direkleri sayılmaz
Ati hanım baygın düşmüş ayılmaz
Böyle canlar teneşire konulmaz
Yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana kastı ne
Taburcu olduktan sonra ailesine haber vermek için Musul’ a gitmeye karar verir. Ama daha sonra Musul’ un anavatandan ayrıldığını öğrenir. İyi olduğunu haber vermek için ailesine telgraf çekmeye karar verir. Bunun üzerine her hafta Huseynikten şehre yani Elazığ merkezine yürür. Bu gidiş gelişlerinde bu sözleri mırıldanmaya başlar.
Lütfü gelsin telgırafın başına
Bir tel versin Musul'da kardaşıma
Bu gençlikte neler geldi başıma
yazık oldu yazık şu genç ömrüme
Bilmem şu feleğin bana kastı ne
Bu yolda ona yardım eden ve onu yalnız bırakmak istemeyen Atik adında bir hemşirede vardır. Bu gidiş gelişler sırasında Atik Hanım yorgunluktan bayılır ve onu tekrar hastaneye geri götürmek zorunda kalır. O zamanlar Telgrafı en iyi kullanan Lütfü adında bir şahıstır.Ahmet, Lütfi’ nin telgrafı kullanmasını ister.Ama Lütfi Ankara' ya gitmiştir. Bu kadar şansızlıktan sonra “bu feleğin bana cebri ne “demiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder